Yaz, Sıcak ve Çay

Yazın sıcak günlerinde, akşam üstüne doğru, saat beş - altı gibi, evlerde, bürolarda hafif bir telaş başlar. Sıcak geçen günü bir bardak çayla hafifletmek ister insanlar. Bu saatlerde, ara sokaklarda ,caddelerde yürürseniz evlerde balkonların yıkanıp masaların kurulduğunu görürsünüz. Dükkan sahipleri ise işyerlerinin önünü yıkayıp, sandalyelerini atarlar.

Bu arada çaydanlık çoktan ocağa konmuş, çaylar demlenmiştir.Biraz sonra küçük bir akşamüstü keyfi başlayacaktır. Çocuklar derin öğle uykusundan mutfaktan gelen pasta, börek kokularıyla uyanacaktır. Evde herkes balkondaki masanın etrafına toplanacak, sohbetlerin eşliğinde çaylar yudumlanacaktır.

Bir işyerinde çalışanlar ise, yorucu günün ardından, soluğu çay bahçelerinde alırlar. Belki bir parkta ya da deniz kenarında çaylarını içip, gazetelerini, kitaplarını okuyacaklardır.

Bir de her saat çay içilen kahveler var. Sabah altıdan gece yarılarına kadar açık olan. Oralarda sabah çayı daha başkadır sanırım. Eskiden sadece erkeklerin girebildiği kahveler varken, şimdilerde ise kadınların birarada olduğu kahveler gittikçe çoğalıyor.

Ne zaman bu kadar çay içmeye başladık, bilemiyorum. Orası ayrı bir araştırma konusu. Ancak, yazın akşam üstü içilen çayların, yaşamımızda ayrı bir tadı , anısı kalır.

Çok uzun süre görmediğiniz arkadaşınız, dostunuz ya da aile bireyleriyle akşamüstü hasret giderir, anılarınızı tazeleyebilirsiniz.

Sıcak günlerin ucuz içeceğidir çay. Ancak herkes iyi çay yapamaz. Çay paketlerinin üzerinde her nekadar tarifler yazılsa da çay demlemek özen ve sabır ister. Demini alıncaya kadar beklemesini bilmek gerekir.

Üstelik iyi çay demleyenler diğer insanlar tarafından bilinir ve aranır.

İnsan nereye giderse gitsin, yine de ,evine dönüp, kendi demleyeceği bir bardak çayı ve onun evin içine yayılan kokusunu özler.

İmren Çalışkan Tüzün