Ev Erkeği

Annem, bir zamanlar  öyküler anlatırdı bize. Bu öykülerden biri de,  rollerinden hoşnut olmayan  çiftçi ailesi üzerineydi. Her sabah çıkınını alıp tarlaya çalışmaya giden adam, akşam olup eve döndüğünde, eşinin hala ev işlerini bitiremediğini görür ve sinirlenir. Birgün, "rolleri değişelim, sen tarlada çalış, ben de ev işlerini yapayım. Göreceksin, eve geldiğinde tüm işler bitmiş olacak", der. Bir günlüğüne roller değişir. Kadın sabah tarlaya gider, adam evde kalır. Evde, yataklar toplanacak, ev silinip, süpürülecek, buzağı otlatılacak, yayık dövülecektir. Adam, zekidir tabii. Bu işlerin altından nasıl kalkacağını belki çok önceden hesaplamıştır. Evleri toprak damlıdır. Damın pek güzel yeşillenmiş olduğunu bildiğinden, hemen buzağıyı dama çıkarır, onu orada otlatmaya karar verir. Mutkayı da sırtına yerleştirir.Bir yandan ev işlerini yapacak, diğer yandan yayık ayranı dövülecektir. Her şey ters gider, yoğurt etrafa yayılır, buzağı damdan düşer. Adam olaylar karşısında şaşkın kalır. Akşam karısı eve döndüğünde," ben tarlama gideyim, sen de evde kal. Ev işi sandığım kadar kolay değilmiş",  diyerek karısına hak verir.

Beni bu öyküyü anımsamaya iten, Can Yayınları'ndan çıkan ve şu anda okumakta olduğum Ad Hudler'in "Ev Erkeği" adlı romanı. Yapıtı İngilizce aslından Ülkem Gürpınar Çorapçı dilimize çevirmiş.. "Ev Erkeği", kadınla erkeğin alışılmış rollerini tersine çeviren bir roman. Lincoln Menner, şirket sahibi, yanında 35 eleman çalışan bir işadamıdır. Karısı Jo, New York'ta, çok iyi bir iş teklifi alır. Lincoln'e " istersen reddedebilirim " der. Fakat Lincoln, insanın, bu tür tekliflerle her zaman karşılaşmayacağını düşünerek, eşine, iş teklifini kabul etmesini söyler. Lincoln, işini devreder ve eşiyle New York'un zengin bir kasabasına yerleşir. Eşi bir hastahanenin müdürlüğünü yaparken, Lincoln hem yeni evin sorunlarıyla hem de kızı violet'in bakımıyla uğraşmaya başlar. Evi temizlemek, yemek yapmak, çamaşırları yıkamak günlük işleri arasındadır. Bir süre sonra, eşi Jo'nun yaptığı işlerin farkına varmadığını, kendisini takdir etmediğini gözlemlemeye başlar.

Lincoln, ev işleri ve kızı Violet'le zamanını geçirirken, bir yandan da kendini değersiz, işe yaramaz hissetmeye başlar. Nedeni ise para kazanamaması, diğer insanlarla olan ilişkilerinin asgariye inmesidir. Bahçe mimarı olarak çeşitli iş olanakları araştırsa da, istediği işi bulması kolay olmayacaktır.

Öte yandan Lincoln'ün annesi, babasına kızarak arabasına atlar, evi terk eder ve oğluna çeşitli yerlerden e-mail gönderir. Lincoln, zaman zaman çocukluğuna dönerek, anne, babasının evlilik hayatını düşünür. Babası katı, kuralcı, düzen hastası bir adam iken, annesinin ise yaratıcı, biraz savruk ama duyarlı bir kadın olduğunu anımsar. Hatta evde kalıp kızına ve eşine yardımcı olmasında annesinin etkilerinin olduğunun ayrımına varır.

Lincoln, aslında ev kadınlarının durumunu daha iyi anlamaktadır. Onları küçümsemez, hatta varlıklarının toplumun gelişiminde ne kadar önemli olduğunu vurgular.

Zaman gelecek, ev erkeği tanımı bizde de yaygınlaşmaya başlayacaktır. Hatta geçenlerde dinlediğim bir haberde, Türkiye'de, 25 - 45  yaşları arasında bir milyonun üzerinde erkek çalışmıyor, evde oturuyor, deniliyordu. Belki bu erkeklerin eşleri, anneleri çalışıyordur.

Günümüzde, erkekler isteyerek ya da istemeyerek işsiz kalabilirler. Böyle bir durumda,  ev işlerini yapmaya zamanları olur ve eşlerini daha iyi anlayabilirler.

İmren Çalışkan Tüzün