Sanatta Çok Yönlülük ve Kalıcılık
Eski bir yılı geride bırakıp, yeni bir yıla girdiğimiz bu günlerde, yaşadıklarımız gözümüzün önünden bir sinema şeridi gibi geçip gidiyor.Bir yanda özel yaşamnınızdaki akışlar, diğer yanda iş ya da uğraşı alanında yaptıklarınız, yapamadıklarınız, kazançlarınız, kaybettikleriniz geçen yılın değerlendirmesi içinde yer alıyor. Eğer bir işyerinde çalışıyorsanız, alacağınız maaş bellidir, terfiler yıllarla birlikte gelir. Ticaretle uğraşıyorsanız, aldığınızı ,sattığınızı bilir, hesabınızı ona göre yapmaya çalışırsınız; işler iyi gitmezse kaybedersiniz. Bir çiftçiyseniz ürün eker, ürün biçersiniz, onun da zaman zaman güvencesi olmasa da yine de ne kazanacağınızı kestirebilirsiniz.
Sanatla uğraşıyorsanız durum biraz farklıdır.Toplumun sizden, sanat üret, diye bir talebi yoktur aslında. Ortaya koyacağınız yapıtların, ürünlerin alıcısı ve alımlayıcısı belli değildir. Üstelik, yapıtlarınızın toplum tarafından beğenilmesi , satın alınması da önceden belirlenemez.. Toplum size kuşkuyla bakar, istikrarını sürdürebilecek mi, yıllara dayanabilecek mi sorusu hep kafalardadır.
Sanat dallarının tümüyle uğraşanların böyle bir sıkıntısı olabilir. Ancak, daha çok da bireysel sanat yapmaya çalışanlar bu tür sorunlarla karşı karşıyadırlar. Edebiyat ve Plastik Sanatlarla uğraşanlar, diyebiliriz, belki de. Tabii ki, belli bir isim yapmış, bu sorunları aşmış sanatçılar da vardır ülkemizde, ancak sayısı ne kadardır acaba?
Yukarıda dile getirdiğim sorunlar, sanatçının, hayatını idame ettirmesine, toplumla ilişkilerine ait sorunlarıdır daha çok. Bir de sanatçının kendi iç dünyasında yaşadığı gel -gitler vardır. Kendini ifade edebileceği farklı alanları deneme isteğiyle de cebelleşir sanatçı aynı zamanda. Geçmişte olduğu gibi, bugün de, farklı sanat dallarıyla olan ilişkisi sanatçının durduğu noktayı da belirler. Resim yapar, yazıyla uğraşır; sinema ve tiyatroyla ilgilenebilir, ya da plastik sanatların yeni alanları olan dijital fotoğraf ve video alanında ürünler ortaya koyabilir. Ancak, bunların içinde bir tanesi var ki, o, sanatçının kendisini ifade etmesine daha fazla olanaklar sağlar. Yazmak eylemidir söylemek istediğim. Bunun, kişiye en özel olanı günlükler, güncelerdir. Bunların dışında, gazete, dergi yazıları, denemeler, öykü, roman ve şiir de gündeme gelebilir. Tabii ki, sanatla uğraşan herkesin, disiplinlerarası sanatı benimseyecek diye bir koşul yoktur. Tamamen, sanatla uğraşanın kendi sorumluluğuna ve isteğine bağlıdır. Onun dışında okumalı, ülkede ve dünyada olup bitene duyarlılık göstermelidir.
Peki, bütün bu yukarıda saydığım özellikleri ortaya koydu diyelim sanatçı. Şimdi de bir başka sorun ortaya çıkıyor. Ürettiklerinin alıcısı kimdir, onların değerini kim belirleyecektir? Yazdığı yazının okunurluğunu, açtığı serginin, yaptığı filmin, sahnelediği oyunun izlenirliğini önceden kestirilebilir mi?
İnsanoğlu var olduğundan beri sanat alanında üretmiş, uygarlık tarihimize değerler katmıştır. Ürettiklerinin değerini ise zaman belirlemiştir.
İmren Çalışkan Tüzün