sergiler
ok önceki

Yaz Sessizliği

İnsan yaşamında yazların büyük bir önemi olduğunu düşünüyorum. Çocukluktan yaşlılığa uzanan yolda farklı biçimlerde vurur damgasını yaşamımıza. Bazen hoş, bazen ise, sıkıntılı, gergin ve sessiz bir bekleyişle geçen yazlarımız vardır. Çocuklar biraz daha büyür, kimisi yeni bir okula başlar yazın sonunda heyecanla, Üniversiteyi kazanır bir genç sessiz bekleyişin ardından. Bazıları da hayal kırıklığına uğrar. Oysa ne büyük hayaller kurmuştur yazın sıcak günlerinde.

Erişkinlik döneminde iş hayatına gömüldüğünüzde, sessiz, sakin bir sahil kasabası doldurur hayallerinizi. Oysa bilmezsiniz ki çocukluğunuzdaki o sahil kasabası yoktur artık. Ama yine de hayal etmeye devam edersiniz.

Yazın gelmesiyle, anne-babalar, çocuklarıyla yakınlaşmanın fırsatını kollarlar o uzun, sıcak günlerin esrik uykularında. Sabah kahvaltıları yapılacak sohbetlerin eşlik ettiği, denizin yolu tutulacaktır sonra. Akşam beş çayları için kek yapılması unutulmayacaktır.

Yaşlılar, yaz sıcağını nasıl atlatacağım duygusunu taşırken, torunlarından birinin tatile geleceği haberiyle kıpır kıpır olur yürekleri, kimbilir, garip bir telaş başlayacaktır belki de.

Kuşluk vaktinden sonra kimseler görünmeyecektir sokaklarda, ya evlerde yeni zamanlarda klimanın serinliğinde ya da deniz kenarında, o yazın çok  tutulmuş şarkılarını döndür dolaş dinleyip dururken, cep telefonlarının değişik zil sesleri bölecektir bir şarkının sıradanlığını.

O sessiz yazların dinginliğini boşuna hayal edeceksiniz deniz kenarlarında. Kiminiz, geçmişte olduğu gibi yaylaların yolunu tutacaktır. Ne de olsa oralarda tüketim toplumunun yaygaracı ruhunu çok hissetmezsiniz ve serin gece uykularına terkedersiniz kendinizi.

Yoksulların dostudur yazlar. Diğer mevsimlerin getirdiği sorunlardan uzak, sofralarına bir dilim sulu karpuz koyabilmenin keyfini yaşayacaklardır.

Yaz böyle bir şeydir işte; beklenildiğinden çabuk geçen,  ardında sessizlik ve özlem bırakan…

İmren Çalışkan Tüzün
 

 

'yaz sessizliği'