Nürnberg Belediyesi Şeref Salonu’nda 17.09.2003 tarihinde

açılan  sergiye ilişkin İmren Çalışkan Tüzün’ün resimleri
üzerine bir değerlendirme.

Vücut ve kesin fırça darbeleri İmren Tüzün’ün çalışmalarında
öne çıkmaktadır. İzleyen, vücudu doğrudan değil, perspektiften
algılamaktadır. Fırçanın kesin biçimde yer alışı ve renklerin
canlılığı bize bu resimlerin varlığını modernist klasikleri
anımsatmaktadır. Siyah çizgilerle belirlenmiş derin mavi gözler
ve resmedilen kadın figürlerinin kendi başlarına ve hapsedilmiş
olarak yer almaları aklımıza Anton Kirchner’in yapıtlarını
getirmektedir. Aynı zamanda Emil Nolde’de rastladığımız
figür çeşitliliği söz konusudur. Ama bir farkla, bu çalışmalarda
figürlerin naif resimle bağlantısı bulunmaktadır.

Resimlerin içeriğini “ boş zaman “ kavramı oluşturmaktadır.
Sahilde denize girenler, uzuvları geride tutularak, resmi izleyenlerden
vücutlarını sakındıkları izlenimi verilerek sunulmaktadır. Bir taraftan
açıklık söz konusuyken , diğer taraftan kendi vücutlarına hapis oluşları
yansıtılır. Anlatılan , konuşulmayan öyküdür.

“Boş Zaman”ı çevreleyen ayakkabı, sandalet, kitap gibi nesneler
taşkın boyutta verilerek, resim içerisinde anlam kazanmaktadır.
Böylece “ nesnelerin buluşması” sağlanmakta ama aynı zamanda
bu nesneler dengeli bir biçimde resmin örgüsünü oluşturmaktadır.

Genel anlamda, İmren Ç. Tüzün’ün çalışmalarını karşılıklı bir
gerilim oluşturmaktadır. Bu gerilim resim içerisinde yer alan arka ve ön
planın sürekli iletişim durumunda olmasıyla sağlanmaktadır. Ön – arka
karşıtlığı zaman zaman rengin öne çıkmasıyla azalmaktadır.
Ön planda olan figürlerdir. Figürlerin arkasına sürekli deniz
ya da doğa yerleştirilmektedir. Öyle ki resmin kenarında yer aldıklarında
tuvalden dışarı çıkmak ve resmi terk etmek ister gibidirler.
 

Petra Weigle, Nürnberg  Ekim 2003

Çeviri : Ahmet Tüzün