Deanna Sirlin ile Söyleşi

Atlantalı sanatçı Deanna Sirlin 09 Mayıs 2004 Pazar günü Antalya’ya ulaştı. Yeni bir ülkeyi tanımanın heyecanıyla kentin ruhunu duyumsamak istedi hemen. Onu, Antalya’nın önemli Balık Lokantalarından biri olan Kısmet Balıkçılık’da akşam yemeğine götürdüm. “Kısmet” sözcüğü dikkatini çekti ve anlamını sordu bana. Söyleşimizin ilk sorusu da böylece kendiliğinden ortaya çıkmış oldu.

İmren Çalışkan Tüzün :“Kısmet” Senin Antalya ziyaretinden önce, bu sözcüğün Amerika’da da kullanıldığını bilmiyordum. Benim için sürpriz oldu. Kısmetmiş, Antalya’ya geldin ve yeni çizimlerini burada sergileme olanağı buldun. “Kısmet” üzerine ne düşünüyorsun?

Deanna Sirlin.: Gerçekten, “kısmet” sözcüğünü kullanıyorum her zaman. Bu sözcük, Amerikan günlük dilinin bir parçasıdır. Göz attım, “kısmet” sözlüklerimizde yer alıyor.Kadere inanıyorum. Bizim için bilinmeyene giden bir yol vardır. Ben bu yolu bir sanatçı olarak yaptıklarımda hissediyorum. Ne zaman bir işe başlasam, yaratıcı
yolculuğumun sonu, nerede iyi bir şekilde noktalanacağı, kendiliğinden içimde oluşuyor. Bu, ilk çıkış düşüncemden daha iyi olmalı ve bir anlamda benim için kısmet’tir.

İ.Ç.T: Biz ilk kez Almanya’da, Heidenheim’de bir sanatçı buluşmasında tanışmıştık. Bu diğer kültürleri tanımanın ilk adımıydı. Heidenheim’den sonra bağlantımızı devam ettirdik. Özellikle internet üzerinden çalışmalarımız hakkında birbirimizi bilgilendirdik. Sana göre, internetle iletişim sanatçılara neler getiriyor?

D.S: Evet, Internet iletişime olanak sağlıyor ve belki de içerik açısından zengin. Yazılan kelimeler konuşulanlardan farklı anlamlara sahip. Internet, yok olan mektup yazma sanatını yeniden canlandırıyor. Heidenheim’de geçirdiğim günlerin en önemli yönü 13 sanatçıyla tanışmış olmamdı. Bu sanatçıların yaşamları bana hem yakın hem de farklıydı. Yine de kendimizi sanki bir sanatçı ülkesindeymiş gibi hissettik ve o ülkeyi hep birlikte oluşturduk. Heidenheim’de başlayan yol benim sergimle Antalya’ya bağlandı ve senin bir sergiyle Atlanta’ya gelmen Almanya’da başlamış olan yolun bir parçası olacaktır. Sanırım, biz bunu internet olmadan da yapabilirdik, fakat çok zor olabilirdi.

İ.Ç.T: Milenyum’dan sonra Amerikalı sanatçıların uğraşı alanları nerede yoğunlaşıyor. Postmodern sanat devam ediyor mu?

D.S: Burada her türlü sanatı yapmak mümkün. Postmodernizm, geride bıraktığımız yüzyılın olgusuydu. Fakat hala aynı yolu izleyen sanatçılar olduğundan eminim.

İ.Ç.T: Günümüzde sanatçılar, bilgisayarı sanat için de kullanmaya başladılar. Sanatçılara ne gibi kolaylıklar getirmektedir bu tür bir çalışma.

D.S: Bilgisayar kullanmak benim ilgi alanım içerisinde. Çalışmalarımı yaparken benim öteki elim ve gözümdür. Fakat bunun kolay olduğunu söyleyemem. Bazı şeyleri gerçekten karmaşık hale getiriyor. Ancak bu karmaşıklık ödül anlamına geliyor benim için. Karmaşıklığın olması çalışmalarımda gerçekten istediğim bir şey.

İ.Ç.T: “Yeni Medya” (New Media) Konuşmalarımız sırasında sen yeni bir kavramdan, “Yeni Medya”dan bahsettin. Yeni Medya’nın ne anlama geldiğini ve bu konuda neler düşündüğünü anlatabilir misin?

D.S.: “Yeni Medya” internet üzerinden sanatı, video , video oyunlarını, disiplinlerarası, bilgisayar ve dijital üzerinden yapılan sanatları içermektedir. Yeni Medya, bir anlamda “Dijital Medya”dır.

İ.Ç.T: Sergin açıldığından bu yana çizimlerin üzerine düşünüyorum. Benim anlayışıma göre, çizimde iki yol var. Birçok sanatçı geleneksel çizime devam ediyor. Diğer tarafta ise içinden geldiği gibi çizen sanatçılar var. Böyle bir anlayışa sanatçıları iten nedenleri ve altında yatan düşünceleri nasıl açıklarsın?

D.S.: Ben içten çizimler yapmak istiyorum. Bunun için bilgisayarı kullanıyorum, Daha sonra kesme makinesine bağlıyorum ki böylece elin samimiyetini ortaya çıkarıyor ve aynı zamanda, yapıtın yeniden üretilmesini sağlıyorum.

I.Ç.T: Bu çalışmadan biraz uzaklaşalım ve çıkarmış olduğun iki katologdan bahsedelim. Katologda yer alan çalışmalarını renk açısından ilginç buldum. Ne tür malzemeler kullanıyorsun?

D.S: Ben her şeyden önce ressamım. Bütün çalışmalarım birbirine göndermedir.

I.Ç.T: Antalya’daki sergini açtıktan sonra kısa bir süre Istanbul’da kaldın. Birlikte birçok çağdaş sanat yapıtlarının sergilendiği galeriler gezdik. Genel izlenimlerin nelerdi?

D.S: Istanbul’da çağdaş sanat mekanları görmekten çok mutluyum. Büyük Bankaların, Galeri ve Küratörler yoluyla Plastik ve Görsel Sanatları desteklemelerinin harika bir şey olduğunu düşünüyorum. Türk sanatından daha fazla örnekler görmek istiyorum ve 2005’deki Istanbul Bianeli’ne de gelmeyi umuyorum.

İ.Ç.T: Türkiye’ye ilk kez geldin. Ziyaretin sırasında, ülkemizi bu kısa süre içerisinde yüzeysel olarak tanıyabileceğini söyledin. Bir ülkeyi yüzeysel ya da her yönüyle tanıma hakkındaki düşüncelerin nelerdir?

D.S: Antalya’yı ve Istanbul’u ziyaretim sırasında, birçok harika şeylerle tanıştım. Senin misafirperverliğin ve arkadaşlığın, Antalya’nın güzelliği, harika mutfağınız, meze, yoğurt, ve Şamfıstıklı birçok şey.

Yavaş yavaş Türkçenin ritmini hissetmeye başladım. İnsanların ve mimarinin, çağdaşlığın ve antik sanatın çeşitliliğini gördüm. Sanırım, bu yüzeysellik yavaş yavaş içerden bakışa dönüştü. Tabii ki düşünmek, yeni izlenimler edinmek ve tekrar ziyaret etmek için daha çok zamana ihtiyacım var.

İmren Çalışkan Tüzün